Herkesin çok iyi bildiği gibi kar bir yağış şeklidir. Karın yağması coğrafi bir olaydır. Rengi beyaz olmasına rağmen yüzü soğuktur. Yağdığı bölgede ortamın ısısını sıfırın altına düşürür. İnsanları biraz üşütür. Bitkilere, hayvanlara bazen zarar verir. Çok yağarsa; ulaşımı aksatabilir. Yollar üzerinde tedbirsiz kullanılan araçların kaymasına, yolda kalmasına yol açabilir. Karın akıla gelebilir zararları bunlardır.
Ama karın benzer zararlı etkilerine tek gözle bakılmaktadır. Karın, yararları konusunda hiçbir şey anlatılmamaktadır. Kar bizlere bir düşmanmış gibi anlatılmaktadır.
Son günler bir kar düşmanlığı, kış düşmanlığı aldı başını gidiyor. Bizleri her konuda yönlendiren, şartlandıran televizyon yayınlarının ana konusu; kar düşmanlığıdır. Bilimsel olarak önceden tahmin edilen kar yağışı ve arkasından muhtemel soğuklar gelmeden önce kıyameti koparacakmış gibi anlatılmaktadır. Karın bir düşmanmış gibi tanıtılması, Basın, yayın organlarından bu şekilde insanlara anlatılması karı çok iyi bilmemekten kaynaklanmaktadır. Bu konuda bilgi eksikliğinin kanıtıdır.
Birde Kar’ın yararlarına bakacak olursak; Allah dünyada var olan her şeyi boşa yaratmamıştır. Yaratılan her şeyin kendine has bir yararı vardır. Bir işlevi vardır. Karında bir özelliği, dünyadaki varlıklara bir yararı vardır. Bu yarar en çok çiftçi kesim tarafından bilinir. Karın ne olduğu, ne işe y aradığını ancak çiftçilerimiz tarafından anlaşılır. Son kar alarmının arkasından gelen soğuk ve kar yağışlı olması tahmin edilen hava; bizim bölgemize yağış getirmedi. Sadece kuru soğuğu geldi. Bazı kesimlerin çok korktuğu kar yağışını çiftçilerimiz dört gözle beklerlerken; ne yazık ki beklenen karı göremediler. Fazla yağış olmadı. Ekili ürünlerimize yorgan görevi yapan kar; ürünlerimizi örtmedi. Yani bizler karın yağmaması konusunda telaşa kapıldık.
Bizleri hayrete düşürecek kar ile ilgili birkaç şeyden bahsedecek olursak;
Havadaki yağış adayı olan su buharı, sıfırın altına düşen bir ısı sonucunda iğne şeklinde buz olurlar. Buzlar birleşerek altıgen yani bildiğimiz kar tanelerini meydana getirirler. Kar taneleri 2–4 mm. civarındadır. Hafif oldukları için hava direnci ile karşılaşırlar. Bundan dolayı yere süzülerek inerler. Birbirlerini ittiklerinden dolayı, birbirlerine yapışmazlar. Yani birbirine eklenmeden yere düşerler. Beyazlığını ise güneşin renginden alırlar.
Amerikalı Wilson Bentley denilen bir bilim adamı karı daha iyi tanımak için 50 yıl boyunca toplam 6 000 kar tanesi fotoğrafı çekmiş. Çekmiş olduğu fotoğrafları mikroskopla incelemiş. Ama bu kadar resim içerisinde birbirine benzer kar tanesine rastlamamış. Yani her bir kar tanesi farklı bir şekildeymiş. Bu yapı insanı kar konusunda hayrete düşürmeye yetmez mi?
Kar, yeryüzündeki tarım topraklarını nemli tutar. Yer altı su rezervlerinin ana kaynağıdır. Kar çok yağarsa, yer altı suyu da çoğalır. Kar, mahsulleri soğuklardan koruyan bir örtüdür. Yeryüzüne yağan yağışların bir anda akıp gitmemesi konusunda bir emniyettir. Yani kar yavaş yavaş erir. Nehirler gölleri devamlı besler.
Kar, içerisinde amonyak bulundurur. Eridikten sonra amonyak tuzları olarak toprakta kalır. Azot bakterileri tarafından nitrata çevrilerek toprağın azot ihtiyacını karşılar.
Kar turizmi; kar yeterli yağarsa yapılabilir. Bunun yüzünden ekmek yiyen, rızık kazanan insanlar vardır. Odun ve kömürcülerin satışlarının artması, karın yağışıyla, soğukla doğrudan ilgilidir. Odun kömür satıcılığı da insanlara para kazandıran bir sektördür.
Demek ki kar; “bir beyaz kâbus değildir. Kar beyaz felaket “ değildir. İnsanlara çok faydaları olan bir yağış şeklidir. Karı bir kâbus gibi görmek; ona yapılan bir hakarettir. Kar lı ve bereketli günlere ulaşmak dileği ile herkesi saygıyla selamlarım.
0 yorum:
Yorum Gönder