13 Ocak 2010 Çarşamba

Konuşmak ve Gevezelik

       Tarih : 12.01.2010 16:56:18
       Konuşmayı çok seven bir milletiz. Bilmediğimiz hiçbir konu yoktur. Her konuyu az veya çok biliriz. Her konu hakkında da bilir bilmez ha bire konuşuruz. Kahvelerde çok oturduğumuz için, oralarda nasıl konuşulduğunu da iyi biliriz. Hatiplik bir Allah vergisidir. Kitleleri etkileyici, yönlendirici konuşmaları yapabilmek belki bir yetenek gerektirir, biraz bilgi birikimine ihtiyaç duyulabilirse de; biz yine de her şeyi uzmanı kadar biliriz. Hatta bazen uzmanından da fazla bildiğimiz durumlar olur. Aslında uzmanı kadar bilemeyiz de öyle zannederiz.
       İnsan olduğumuz için konuşmak belki güzel bir eylemdir. Hani bir laf vardır. “İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar ise koklaşa koklaşa anlaşırlar.” Denir. Çok doğru ve tartışılmaz bir atasözümüzdür. Ama bilerek konuşmak gerekir. Mantıklı konuşmalıyız. Konuşmalarımızdan sonra bir sonuca ulaşabilmeliyiz. Toplum olarak bazı sorunlarımızı konuşa konuşa çözmeliyiz.

Ne yazık ki çoğu zaman boş konuşuruz. Bilmeden konuşuruz. Sanki her konunun uzmanıymış gibi konuşuruz.

Yapıcı konuşmak için bilgi birikimi gereklidir. Çok okuyan, çok dinleyen, çok araştıran bir insan olabilirsek; konuştuğumuz şeyler bir işe yarayabilir. Bizleri dinleyenlere de bir katkı sağlayabiliriz. Konuşuyor zannedip de havanda su döversek; bunun adı gevezeliktir. Boşa konuşmaktır. Bir kör düğüşüdür. İnsanlara bir katkısı olmayan konuşma şeklidir.

Sadece iyi konuşabilme yeteneği bir işe yaramaz. Yaptığımız konuşmayı birilerine dinletebilmelisiniz. Dinleyicilere bir mesaj verebilmelisiniz. Dinleyicileri yönlendirebilmelisiniz. İnsanlar, sizin birikimlerinizden yararlanabilmeliler. Sizin konuştuklarınız insan hayatına bir katkı saylayabilmelidir. Kafanızda var olanı, insanlara vermek istediğinizi doğru anlatabilmelisiniz.

Rol yaparak, dinleyicilerin az bilgili olmalarından yararlanarak, kendi çıkarlarınızın gelecekte garanti altına almak amacıyla konuşmalar yapabilirsiniz. İnsanları kandırabilirsiniz. Ama her insanı her zaman kandıramazsınız. Konuşmalarınızın altında yatmakta olan sinsi fikirleriniz hemen ortaya çıkar. Sizi kimse dinlemez. Kendi kendinize konuşmak zorunda kalırsınız. Kendi kendine konuşma işini de akli dengesi yerinde olmayanlar yaparlar. Bildiğin kadar konuş ki bir işe yarasın.

Ülkemizde siyasetçilerle seçmenlerin araları hiç iyi değildir. Rast gele bir iki seçmeni karşınıza alıp ta seçilmiş olan siyasetçiler hakkında bir iki soru soracak olursanız; siyasetçiler konusunda çok şikâyetçi olduklarını görürsünüz. Siyasetçiler konusunda dertleri çok fazladır. Oy verdikleri insanların hiç faydalarını görmediklerini söylerler. Ama siyasetçilerin nutuklarını seçilmeden önce bol bol dinlemişlerdir. Kendi desteklediği politikacı konuşurken çok taraftarın olmasını isterler. Onları devamlı alkışlarlar. Ama seçimden sonra memnun olmadıklarını söylerler. Politikacıların hiç faydasının olmadığını anlatırlar.

Buradaki terslik seçende mi? Seçilende mi? Bana göre terslik seçendedir. Çünkü seçilenlerin vaatlerine, süslü konuşmalarına kanarak oy kullanmışları ki sonradan pişmanlık göstermektedirler.

Burada şunu demek istiyoruz: İyi konuşmak, doğru konuşmak, bilgili konuşmak, yararlı konuşmak insan olmanın gereği ise de; uyanık dinleyici olunmalıdır. Konuşan kişinin ne amaçla konuştuğunu hemen anlamalıdır. Konuşulan konu insan yararına, toplum yararına olmalıdır. Bizi kandıran konuşmaları hemen anlamalıyız. Sonra kabahati başkalarında aramamalıyız.

İşe yarar konuşma yapabilmek, yerinde konuşabilmek kapasite meselesidir. Her insan ancak bilgisi kadar konuşabilir.

Bilgisiz konuşmanın adı ise gevezeliktir.

Herkesi saygı ile selamlıyorum.

0 yorum: