20 Temmuz 2010 Salı

Bir Umut Daha Sona Erdi - (Ahmet Öztürk)

          Dilimizde çok güzel sözler vardır. Bu sözlerin derin anlamları vardır. Bizlere inanılmaz güzellikte mesajlar verirler. Bu gün anlatmak istediğim konuyla ilgili birkaç örnek verecek olursak; “Takke düştü, kel göründü. Sap Kabarır, Türk Kabarır, Ölçek Verir Haberi” “Çiftçinin Karnını Yarmışlar, Kırk Tane Gelecek Sene Çıkmış” gibi sözlerin vermiş oldukları mesajlar gerçekten çok düşündürücüdür. Ülkemizde çok zordur çiftçilik yapmak.
 Emek ister. Güç ister. Makina İster. Mazot, ilaç, gübre, tohum vb. girdilerin kullanımını ister. Bunların karşılığında da karlılık ister. Verimlilik ister. Yoğun olarak sarf ettiğimiz emeğin karşılığı mutlaka alınmalıdır. Çünkü çiftçilik yapmak demek, fazla güç sarf etmek demektir. Bir yakınım hep söyler durur. “Anasını sattığımın mesleği dev sanatıdır.” Der. Yani çiftçilik için olağanüstü güçlü olmak gerektiğini söyler durur… Bu sene de işin sonuna geldik. Ne kadar ürün kaldırdık? Mahsulümüz ne kadar geldi? Çok yakında göreceğiz.

Çiftçiliğin diğer zor yanlarından birisi de fazla risk taşımasıdır. Aslında bütün işlerde, yatırımlarda mutlaka bir risk vardır. Yani yatırımı yapan insan bu riskleri de göze almak zorundadır. Ama çiftçiliğin geleceği tamamen risklerle doludur. Doğa şartlarına bağlıdır. Tohumu toprağa atmak için tav lazımdır. Toprağın tavlanması için zamanında yağış beklenir. Mesela bölgemiz mahsullerinin iyi gelişmesi için Nisan sonu, Mayıs başında mutlaka yağmur istenir. Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında çok fazla yağış istenmez. Sadece Ayçiçeği, Pancar gibi ürünlere yetecek kadar yağış istenir. Bu aylardaki yağışların fazlası mantarı hastalıklar açısından bir risk taşır. Dolu en büyük korkudur yaz aylarında. Bu sene bazı köylerimizde zarar açtığı gibi.

Bu günlerde kızdı kızdıya hasat-harman başladı. Eskisi gibi iptidai usulde değil. Herkes biçer Döger peşinde. Bir sezondur beklediği yatırımların, emeklerin karşılığını almak için sabırsızlıkla beklemektedirler. Acaba falan tarlamdan kaç demir buğday gelecek? Filan tarlama nadastı. Tohumu nadasa attım. Oradan umduğum kadar ürün alabilir miyim?

Ama görünen pek iç açıcı değildir. Bazı tarlaların bir dekarından 100–150 Kg. ürün ancak alınabiliyor. Tabi dekarından 300–350 Kg. ürün alınan yerlerde var. Ne yazık ki bu rakamlar emekleri yine korutmuyor. Bin bir umutla beklenilen harmandan beklenen pek iç açıcı gözükmüyor. Yani yeni umutlar yine gelecek seneye kaldı. Bu günlerde biçilmekte olan arpalar yağışlardan dolayı sapsarı olmuş. Renkleri değişmiş. Zaten dolu zararı olan yerlerde hemen hemen hiçbir şey yok.

Kanaatkârdır, inançlıdır bizim çiftçimiz. Olanla yetinmeye alışmıştır. Bu sene de umduğunu bulamamıştır. Borçlar ödenecektir. Önce elde ettiği arpaları satacak. Kalan borçlar için yeni formüller geliştirecektir… Arpanın kilogram fiyatı 37–38 kuruş tan açılmıştır. Yani tüccarın fiyatıdır bunlar. Ofis ise alıma yeni başladı. Buğday fiyatlarının da 40–50 kuruş arasında gerçekleşmesi beklenmektedir.

Bazı köylerimizde ekinlerde dolu zararı, nohutlarda antraknoz zararı, arpa ve buğday fiyatlarının yeterli olmaması umutların boşa gittiğini göstermektedir.

Ülkemiz ekonomisinin anası olan tarım sektörü ve tarımcımız daha çok desteklenmelidir.

Unutulmamalıdır ki; çiftçimizde yoksa hiç kimsede olmaz.

Herkese mutlu yarınlar dilerim.

0 yorum: