Etten sonra şimdi süt ithalatı da serbest! Bakanlar Kurulu yıl sonuna kadar gümrük vergisi alınmadan süt ve krema ithal edebilmenin önünü açtı.
Bakanlar Kurulu yıl sonuna kadar gümrük vergisi alınmadan süt ve krema ithal edebilmenin önünü açtı. Karara göre bu yıl sonuna kadar, sıfır vergiyle, 2 bin 500 ton süt ve krema ithal edilebilecek
Ortada “Ne olacak canım altı üstü 2 bin 500 ton” denilip geçilemeyecek kadar büyük bir sorun var. Tonajına bakıp küçümsemek yerine şu sorulara yanıt aranmalı: “Hükümet niçin böyle bir karar aldı?”, “Sonuçları neler olacak”. Kararın alınma tarihi, niçin alındığına dair ip uçları veriyor aslında. Çok yakın zamanda Bağımsız Süt Platformu çiğ süt fiyatının 1 TL olması gerektiğini vurgulayan bir açıklama yaptı. Açıklama yakında bu yönde eylemlerin başlayacağının işaretiydi. Bu işaret hükümete ve sanayiciye nisan ayında yaşananları hatırlattı. Nisan ayında Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği, sanayiciye süt vermeme eylemi yapmıştı. O dönem süt fiyatı ihale ile 85 kuruş olarak belirlenmiş olmasına rağmen, sanayiciler tek taraflı olarak fiyatı 72.5 kuruşa düşürmüştü. Sözleşmesinde mart ayı sütü için 85 kuruş yazan üretici, ödemeler 72 kuruştan yapılınca harekete geçmişti. Tonlarca süt sokağa dökülmüş, tonlarcası bedava dağıtılmıştı.
Eylem sütçülüğün merkezi sayılan Güney Marmara’da etkili olmuştu. İki gün süren eylemler sonucunda sütçüyü pek de memnun etmeyen bir anlaşma imzalanmıştı. Süt fiyatı 74-75 kuruş aralığına çekilmişti. Fakat
hayvan ve et ithalatı tercihleri durumu değiştirdi. İthalat kararıyla birlikte besiciler ve sütçüler hayvanlarını, ucuzlama korkusu ile kesime gönderdi. Hayvan sayısı azalınca süt fiyatının artacağını beklentisi oluştu. Hatta Trakya’da, Marmara’da, İç Anadolu’da 95 kuruşa süt veren bölgeler oluştu.
“Dün yapılan 1-2 kuruşluk zamlar göstermelikti, ‘Zam yaptık mı yaptık’ demek içindi” diye düşünen süt üreticisi şimdi şu an 1 litre çiğ inek sütünün en az 1 TL olması gerektiğini vurguluyordu. Hükümet tam da bu noktada devreye girdi ve ithalat kararı aldı. Karar 2 bin tonluk tonajından öte etkiye sahip. Çünkü karar, 1 TL fiyat talep eden üreticinin başında Demokles’in kılıcı gibi sallanıyor. Üreticiye “Sen fiyat artışı talep edersen ben de ithalat kararı alırım. Süt boykotu gerçekleştirip sakın ola fiyat artışı için sanayiciyi zorlama” mesajı veriliyor.
“Yandaş bir firmaya ithalat kıyağı” gibi bir yanı da olabilecek olan bu kararın asıl hedefi üreticidir. Karar hükümetin hayvan ithalat kararının faturasının süt üreticisine de kesilmesidir.
AYNI GİRDAP
Hükmümetin söz konusu tercihinin hiç de iyi sonuçlar doğurmayacağı yaşanan deneyimlerle sabittir? Unutmamak gerekir ki bugünlerde yaşanan krizin temelinde 2007 ve 2008’de yaşanan kuraklık kadar aynı dönemde süt tozu ithalatının yoğun olarak yapılması yatıyor. Hatırlayınız, kuraklık ve ithalat kararı sonucu süt fiyatı 30 kuruşa kadar düşmüştü.
O dönem yem fiyatları arttı. Destek sistemi değişti. Destekler yarı yarıya azaltıldı. Tüm bunlar olurken bir yandan da Türkiye’ye yasal ve yasal olmayan yollarla çok miktarda süt tozunun girmesi süt fiyatının düşmesine ve piyasanın çökmesine neden olmuştu. Tüm Süt Et ve Damızlık Sığır yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) gazete ilanları ile Başbakan ve Tarım Bakanını göreve çağırdı. Ancak, uyarılar ciddiye alınmadı. Çiğ süt üretenler, süt tozu ithalatının baskısı ve yem fiyatlarındaki artışın etkisi ile üretim yapamaz duruma geldi. İşletme yapısı güçlü olanlar ayakta durmaya çalışırken pek çok üretici süt ineğini kesime gönderdi.
Süt tozu ithalatına bağlı olarak süt fiyatları indi. Yüksek yem, ama düşük süt fiyatları sebebiyle damızlık sığırlar kesildi. Süt arzı azaldı. Şimdi ithalat kararıyla süt arzı azaldı. Ama hükümet “Arz düşüşü sakın ola da fiyat artışına yol açar” kaygısıyla üreticiyi yeniden aynı girdaba, ithalat çıkmazına soktu.
Et fiyatlarının dengelenmesi isteniyorsa süt fiyatlarının kâr edilebilir düzeye çekilmesi gerekirken hükümet tersini uyguluyor.
ÇÖZÜM BİLİNMEZ DEĞİL
Hem üretici ve vatandaş lehine kalıcı çözümün yolunu Tarım Bakanlığı da biliyor. Çünkü Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 2002’den 2007’ye kadar olan dönemde hayvancılıkta bir takım adımlar atmış ve destekleri artırmıştı. Ve bu artışın karşılığını da almıştı. Bakanlık verilerine göre o dönem süt üretimi 8 milyon tondan 12 milyon tona çıkmıştı. Sonrasında politika değişti. Hayvan başına destek sistemi getirdi.
Öyleyse şimdi öncelikle yapılması gereken, süt teşvik priminin, yem desteklerinin ve diğer hayvancılık desteklerinin artırılmasıdır.
Süt üreticisinin zarar ettiği bir gerçek. Sanayici, sütü işledikten sonra 2 liradan aşağı satmıyor. Ham maddenin maliyetinin üzerinden yüzde 80-90 kârla satış olacak iş değil. Bazı sanayicilerin, sütü; süt tozundan imal edip, kutulayıp sattıkları biliniyor. Ambalajına yazılması gerekir ancak denetleyen de yok, soran da yok, cezalandıran da.
Sütün kutu ambalaja mahkum edilmesine son verilmeli, kutu süt üretmeyen mandıralar teşvik edilmeli. Çiğ süt fiyatı 1 lira seviyesinde tutulabilirse süt üretimi artabilir.
KDV oranlarını da düşürülmeli. Fahiş raf bedellerini düşürmenin çarelerini aramalı. Çözüm üretim artışında ve üretimin sürdürülebilir olmasındadır. İthalatın çözüm olmadığı bir çok kez denendi ve görüldü.
Bülent Falakaoğlu
(Evrensel gazetesinden alıntı)

0 yorum:
Yorum Gönder